1923-1950 KDZ.EREĞLİ FUTBOL TARİHİ İLE İLGİLİ İKİ MAKALE

DEMOKRAT GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ SAYIN SİNA ÇILADIR KÖŞESİNDE İKİ KEZ "1923-1950 KDZ.EREĞLİ FUTBOL TARİHİ" ADLI ESERİM HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİ KAMUOYU İLE PAYLAŞMIŞ BURADAN DEĞERLİ BÜYÜĞÜME TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM.

BİR BAHAR YAZISI:ÖZÇAKIR, KARADENİZ, OKAY
Yazar: Sina Çıladır
Evrende herşey kendi zıddını beraberinde taşır; her süreç, kendi zıddına dönüşür: Gece gündüze, soğuk sıcağa, gençlik yaşlılığa, yaşam ölüme...
Yaşamın diyalektiği böyledir!..
Son günlerde çevremde iyi şeyler de oluyor, aksi de...
Geçenlerde kadim dostum Halidun’un (Özçakır) oğlu Gürdal uğradı.. “1923-1950 Kdz. Ereğli Futbol Tarihi” adını taşıyan kitabını imzalayıp verdi..
Gürdal’ın çocukluğunu bilirim.. Cin gibiydi.. “Cin” büyümüş; fakülteyi bitirmiş, öğretmen olmuş.. Öğretmenliğinin ilk dönemini Anadolu’da geçirdikten sonra Ereğli’ye dönmüş.. Şimdi Anadolu Lisesi’nde tarih öğretmeni.. Sadece tarih öğretmeni de değil Gürdal; o artık tarih araştırmaları da yapan, bunları toplumla paylaşan bir araştırmacı-yazar, bir Cumhuriyet aydını..
Gürdal’ın albüm biçiminde basılan kitabını karıştırıyorum.. Şurasını-burasını okuyorum.. Fotoğrafları gözden geçiriyorum.. Sonra arkama yaslanıp çalışmayı kafamda evirip çeviriyorum.. İlk yargım şu oluyor:
Sıkı bir arşiv çalışmasına dayalı harika bir araştırma!.. Gürdal, futbolun evrensel tarihinden başlıyor; Türklerde ve Türkiye’de “ayak topu”nun ne zaman ortaya çıktığını ve nasıl geliştiğini somut örneklerle ortaya koyduktan sonra Ereğli’ye geliyor.. Yapıtını çok değerli fotoğraf, belge ve anılarla ustaca örüyor... Bu çalışma sadece Ereğli sporuna değil, Zonguldak spor tarihine de büyük katkı, büyük hizmet...
İçimsıra alkışladım Gürdal’ı... Sonra da düşündüm:
Ereğli ve Zonguldak’ta bunca eli kalem tutan var.. Her gün bir araba lâf yuvarlarlar ak kağıtlar üzerinde.. Niçin aralarından bir-iki Gürdal çıkmaz?!..
Gürdal Özçakır’ın bu harika çalışmasına; Zonguldak spor camiası, kültür kuruluşları, belediyeler, hizmet alanlarına bu tür çalışmalar da giren Oda’lar, spor dalları da bulunan sanayi kuruluşları destek olmalıdır...
Zamanın karanlık örtüsünün altındakileri günışığına çıkaran bu tür çalışmalar kentlerin belleğidir. Belleksiz kentler, ne denli parlak olurlarsa olsunlar, giderek tarihsel ağırlıklarını ve özgüvenlerini yitirirler...
***
Gürdal’ın çalışmasının içimde yarattığı ferahlık, kadim dostum Birol Karadeniz ile Mahmut Okay’ın karaciğerlerinin iflası haberiyle bir anda gölgeleniverdi..
Birol, Balıkesir, Mahmut da Ereğli’deki evlerinde karaciğer bekliyorlar.. İki kadim dost, doğanın bu beklenmedik oyununa, yaşama sımsıkı tutunarak meydan okuyorlar... İki kadim mücadelede arkadaşı, iki güzel kalem, evrensel diyalektiğin yaşam-ölüm salıncağında kolan vuruyorlar...
Ama ben Birol’u bilirim, Mahmut’u da.. Kendilerini yarıyolda bırakan karaciğerlerinin ihanetine teslim olacak göz yoktur onlarda! Ne yapıp edecekler, yaşama tutunacaklardır..
***
Gazetedeki odamın penceresinden dışarıya bakıyorum.. Dağlarda bahar çoktan patlamış.. Yol kenarlarındaki ağaçlar da yaprağa ve çiçeğe durmuş.. Yaşam suyu, uykudaki doğanın damarlarında akmaya başlamış..
Bu dönüşüme bahar mı diyorlar?

Ey 2008’in baharı!.. İçimizi aydınlatan günler taşı bize!.. Dostların sağlık haberlerini.. Ülkemiz insanlarının mutlu gülücüklerini.. Üzerine karanlık çöken Türkiye’yi pırıl pırıl aydınlatacak barış ve demokrasi ışığı taşı bize!.. Gazi’nin ışığını!.
Bahar’san, göster baharlığını!..

Haber Tarihi: 28.03.2008 DEMOKRAT GAZETESİ

KÜÇÜK BİR UYARI
Yazar: Sina Çıladır Yanımızda yöremizde yazı-çizi işiyle uğraşan, ekmeğini bu işten kazanan yerel intelijansiyamız kaç kişiden oluşuyor?
Epeyce!..
Peki bunların kaçı Zonguldak’ın ve Ereğli’nin dünü, bugünü ve yarınları üzerine fikir cimnastiği yapıyor?.. Kalıcı birşeyler yayınlıyor?.. Zonguldak’ın ve Ereğli’nin dünü ile bugünü üzerine yayınlanmış broşür ve kitapların sayısına bakıyoruz.. Sorunun yanıtı kendiliğinden çıkıyor ortaya:
Hiçbiri!
Geçenlerde bizim Halidun’un (Özçakır) oğlu Gürdal Özçakır’ın enfes bir araştırması yayınlandı. Gürdal, Ereğli’nin spor tarihini irdeliyordu çalışmasında.. Severek, içimsıra; “Eline sağlık”lar çekerek bir çırpıda okudum..
Çalışma harikaydı ama, onun yazarı “bizden” ya da “basından” birisi değildi. Özçakır, yaşamını öğretmenlik yaparak kazanıyordu.. Profesyonel bir kalem işçisi değildi..
Zaten, Ereğli üzerine yapılmış az sayıdaki çalışmanın yazarlarının çoğu, kalem işçisi olmadığı gibi, Ereğlili de değildir..
Örneğin Ereğli’nin tarihini ilk kez küçük bir kitapçık olarak yayınlayan Tahsin Aygün.. Ereğli’yi konu alan ünlü saha çalışması ile ünlenen Prof. Mübeccel Kıray...
Peki nerededir Ereğli’nin yetiştirdiği kalem adamları? Düşünce adamları? Tarihçiler, sosyal bilimciler?..
***
Ereğli epeydir Alemdar’la yatıp Alemdar’la kalkıyor.. Ama elimizde Alemdar üzerine yapılmış biriki araştırmanın hiçbirisi ekmeğini bu topraklardan çıkaran kalem erbabının imzasını taşımıyor!..
Birkaç gün önce bizim gazetede yayınlanan bir kitap tanıtım haberi dikkatimi çekti. Tanıtılan kitap, Alemdar kahramanlığını anlatıyordu.. Yazarı epeyce tanınmış bir sinema oyuncusuydu: Osman Çağlar..
Çağlar, geçen yıl bana da uğramış, ancak bulamadığı için not bırakmıştı.. Alemdar’la ilgili materyal topluyordu..
Çağlar’ın kitabını Ereğli’deki kitapçılarda arattım, ama bulamadım.. Gazetedeki çocuklara sipariş vermelerini söyledim..
***
Zonguldak, Ereğli’nin yanında dünkü çocuk sayılır. Zonguldak’ın toplumsal tarihi, kömürle başlamıştır.. 19. yüzyılın ortalarında.. Oysa Ereğli’nin, Bartın’ın, Safranbolu’nun, hatta Filyos’un tarihleri, İsa’dan çok önceye uzanıyor.. Böylesine güngörmüş kentlerle ilgili ne vardır bugün elimizde?
Hatta, Zonguldak’ın tarihi ile ilgili?
1960’lı yılların ortalarında, Ahmet Naim’in ünlü “Zonguldak Havzası”nı Maden İşçileri Sendikası”nın (GMİS) yayın organında tefrika edinceye kadar, Zonguldak havzasının tarihi gündemde bile değildi! “Fusion=Füzyon” sonrası ise, hiç bilinmiyordu. O boşluğu da, füzyon öncesini de zenginleştirerek ben doldurmaya çalıştıydım..
Denilebilir ki, Ereğli olsun, Zonguldak olsun, eğitsel açıdan eni-konu ilerledi; ama kültürel ve yazınsal açıdan aynı gelişmeyi gösteremedi.. Kalem çevrelerine egemen olan sığlık ve ucuzluk, bir türlü aşılamadı ne yazık!.. Daha kötüsü giderek derinleşiyor!..
Akademik çevrelerden olsun, basın çevrelerinden olsun, genç kuşaklar, üzerinde yaşadıkları ve ekmek yedikleri toprağa karşı aydın sorumluluğu taşıdıklarını unutmamalıdırlar!..
Zonguldak olsun, Ereğli olsun, bugün hâlâ, Cumhuriyet’in ilk aydın kuşağı ile, bu yörelere “dışardan” ilgi duyan aydınların ürettikleriyle yetinmek gibi bir kültürel-yazınsal atalet içinde!..
Ayıp olmuyor mu?..
Hani nerededir bu toprakların yetiştirdiği kalem adamları, aydınlar?..

Haber Tarihi: 03.06.2008 DEMOKRAT GAZETESİ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KDZ.EREĞLİ İLE İLGİLİ KİŞİ, LAKAP,YER ADLARI VE DEYİMLER

ZONGULDAK DOĞUMLU TÜRK POPU’NUN İLK STARLARINDAN AY-FERİ

BİR İSYANIN ANATOMİSİ;DEVREKLİ SAHTE KADIN PEYGAMBER DUDU HATUN İSYANI İLE KIZLAR DERESİ EFSANESİNİN BAĞLANTISI